Markanızın değerini onlara aktarabiliyor musunuz, ruhunu yansıtabiliyor musunuz?
Markanın en yalın ifadesi daha öncesinde de değindiğim gibi hizmet sunduğunuz insanların aklında kalan algıdan ibarettir. Peki markanızı hizmet sunduğunuz kişilere nasıl sunuyorsunuz. Onlara doğru bir şekilde ulaşabiliyor musunuz?
Markanız bu kişilere ulaşmak için neler yapıyor? İnsanlara ulaşmak özellikle internetin kullanım oranı ve kullanım alışkanlığı ile eğer doğru yaklaşımlarla doğru yolları izlerseniz tahmininizden daha da yakınlaştı. İlk adım arama motorları en çok bilinen arama motoru Google‘ da markanızı gösterebilmenizdir. Dilerseniz hızlı bir beyin fırtınası yapalım. Arama nedir? Ne zaman ararız ve ne zaman bu süreç sonlanır?
Arama motorlarında arama süreci ne zaman tamamlanır?
Bu soruların cevabını hepimiz çok iyi biliyoruz ve bu nedenden dolayı Google ve Facebook şu an en değerli şirketler içerisinde. Evet, Facebook mu, diye düşünüyor olabilirsiniz. Cevabını yazının devamında bulabilirsiniz. Arama motorlarına araştıracak olursak ülkelerde kullanılma oranında Google’ın domine ettiğini çok net görebiliriz. Tahmin edebileceğimiz gibi Çin Halk Cumhuriyeti’nde Baidu Google’ın en büyük küreselrakibidir.
Google geliştirdiği ve güncellediği algoritmalar ile size ilgili en doğru sonuçları göstermesi değerinin en büyük sebebidir.Pazar payları ile ilgili olarak internette birçok istatistik ve bilgi bulabilirsiniz. Arama motorlarının en önemli gelir modeli ise hepimizin bildiği arama motoru reklamlarıdır. Aranan kelimelerin arama yoğunluğu ve rekabete göre açık arttırma ile belirlendiği ilk sırada çıkma ‘tıklama başı ücretlendirmeleri’ sayesinde reklamlar üzerinden arama motorları gelir modelini oluşturmaktadır. Arama motorları, reklam verenler için bir platform geliştirmiş ve bu platformun kullanımı ile bunu iş ve gelir modeline dönüştürmüştür. Bu arada yurtdışı ülkeler için de arama motoru reklamı –Google Adwords– gerçekleştirmiş bir reklamcı olarak Türkiye’deki tıklama başı ücretlerin özellikle Avrupa ülkeleri ile mukayese edilemeyecek kadar düşük olduğunu söyleyebilirim. Burada tek dinamik kur farkı değil onu söyleyebilirim eğer karşıt bir düşünce aklınıza geldiyse.
Aradığınız şeyi bulduğunuzda arama süreciniz tamamlanmış ve internet dili ile dönüşüm tamamlama sürecine girmiş olursunuz.
Yazının girişinde de belirttiğim gibi Facebook’u da bir arama motoru gibi düşünebilirsiniz. Ancak buradaki fark arayanın kimliği ile değişiyor. Arama motorları tüm kullanıcılar için açıkken Facebook, her türlü bilgimizi paylaşmamız sebebi ile özellikle markalar tarafından arama motoru vazifesi görmektedir. Paylaştığımız bilgiler sayesinde demografik bilgilerimiz, ilgi duyduğumuz duyabileceğimiz ürünler, hizmetler için bir bilgi hazinesi işlevini görmekte hedef kitlesine ulaşmak için bekleyen markalar için. Bunu değerlendirerek oluşturduğu Reklam Platformu sayesinde en büyük gelir kaynağı olan reklamlar, Facebook’un gelir modelini oluşturmaktadır.
Markalar ulaşmak istedikleri hedef kitlelerini arıyorlar ise ve Facebook’u planlarına dahil etmeden buna ne kadar ulaşabilirler? Detaylı rakamlar paylaşmadan söylenebilecek en temel veri, ülkemizde yaşayan her 2 kişiden birinin Facebook’ta hesabı olduğunu belirtmek yeterli olacaktır.
Arama pazarlaması hakkında konuşurken tartışırken bu noktayı göz önünde bulundurmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Neyi arıyoruz ve ona nasıl ulaşabiliriz? Eğer bu yaklaşımı sadece arama motorları üzerinden yaparsak hedef kitleyi ve onu arayıp bulmamızı sağlayan diğer önemli kanalları kalıplaşmış terimler nedeni ile kaybedebiliriz.
Kazanan kim olacak sorusunun cevabı ise gayet açık olacaktır. Kasa her zaman kazanır!
Not: Bu yazının benzerine Sosyal Medya Kulübü Haziran sayısında da rast gelebilirsiniz.
